Şimdi yükleniyor

Türk Millî Savunma Sanayii Süreci

ismail cingoz 101

Türk Millî Savunma Sanayii Süreci

İnsanlık tarihi ile birlikte başlayan savunma ihtiyacı, toplulukların devletleşmeleri ile birlikte sistematik hâle gelmiş ve günün şartlarına göre gelişmeler katetmiştir. Tarihî süreç içerisinde güçlü devlet olabilmenin ana şartlarından birisi olan savunma ihtiyacındaki gelişmelerin ana eksenini mevcut tehdit durumu ve düşmanın elindeki silahlar ile imkân ve kabiliyetleri belirlemiştir. Ne kadar güçlü ve büyük olsalar da başta silah sanayiindeki teknolojiler olmak üzere gelişmeleri takip edemeyen ülkeler zayıflamış ve hatta zamanla tarih sahnesinden çekilenler olmuştur.

Bu arada unutulmaması gereken en önemli husus ise, savunma sistemlerindeki gelişmeler takip edilirken, dışa bağımlı olmadan kendi kendine yeterli olabilmeleri hâlinde varlıklarını sürdürebileceklerini yegâne felsefe olarak kabul eden ülkeler doğal olarak daha uzun ömürlü olmuştur. Ayrıca ilerleyen yıllarda ve özellikle ateşli silahlarla başlayan süreçte tedarikçi ülke olmanın önemi de ortaya çıkmıştır.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde tedarikçi ülkelere bağımlılığın da etkisiyle kamplaşmalar yaşanmış, dışa bağımlı ülkelerin ciddi manada savunma zafiyeti yaşamaları kaçınılmaz bir hâl almıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise ana hatları ile Doğu (Varşova Paktı), Batı (NATO) ve Bağlantısızlar şekli ile ayrışan ülkeler, mevcut sistemdeki konumlarına göre savunma sanayiindeki bağımlılıkları daha da sistematik hâle gelmiştir.

Batı eksenli ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli NATO (North Atlantic Treaty Organization/Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) ile Doğu eksenli Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin lider ülkesi Sovyet Rusya merkezli Varşova Paktı’na üye ülkelerin kendi aralarında aynı tip ve özelliklere sahip silahlarla savunmalar geliştirmeleri, üye ülkelerin tedarikçi lider ülkelere olan bağımlılıklarını hayati eksenlere varacak düzeylere getirmiştir.

dergi satin al 2