Şimdi yükleniyor

104. Sayı

104. Sayı

45,00

Stokta yok

Kategoriler:

Açıklama

İnsanoğlu, var olduğu günden beri yaşamını idame ettirebilmek için sürekli tüketme eğiliminde olmuştur. Tüketim olgusunun tarihsel gelişim sürecine bakıldığında ise ilk insanlar, sadece temel ihtiyaçlarını karşılamak, hayatta kalabilmek için tüketirken; zamanla bu tüketim modeli biçim değiştirmiş ve günümüzde “tüketim toplumu” denilen yeni bir toplum biçimini ortaya çıkarmıştır. Bugün tüm dünyayı etkisi altına almış büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız: Aşırı Tüketim!.. Tüketiciler, doğal kaynakların bir sınırının olduğu bilincinden yoksun bir şekilde hedonist (hazcı) bir güdü ile sürekli tüketme eğiliminde olmaktadırlar. Ancak, her şey gibi doğanın kaynaklarının da bir sınırı olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Sağlıklı bir yaşam için bilinçsizce tüketen değil, gerçekten ihtiyacının ne kadar ve ne olduğunu bilen toplumlar gerekir.

Tüketim kültürü olarak da adlandırılan ve meta fetişizminin yaşandığı süreçte, insan ihtiyaçlarının doğal, gerçek ihtiyaçlar olmaktan öte yapay ya da lüks ihtiyaçlara dönüştüğü görülmektedir. İnsanlar, tüketim mallarını suni bile olsa belli bir istek ve ihtiyaçlarını karşılamanın yerine, bu tüketim mallarının kendilerine sağladığı işaret değeri için satın almaya başladılar. Gerçek ihtiyaçlar ile sahte ihtiyaçlar arasındaki ayrımın ortadan kalktığı tüketim toplumunda birey, tüketim mallarını satın almanın ve bunları sergilemenin toplumsal bir ayrıcalık ve prestij getirdiğine inandı.
Siyasi ve sosyolojik anlamda ulus ötesi eğilimlerin geliştirdiği küreselleşme olgusu, medya yardımıyla daha kolay ve daha çabuk ulaşılabilir bir şekilde gelişmeye başlamıştır. Kapitalist ekonomik yapılanma ile son derece güçlenen tüketim kavramı, medyanın da etkisiyle tüm dünyada etkisini artırmasının yanında, farklı kültür ve değerlere sahip olan toplumlarda, birbirine benzer sosyal, kültürel ve ekonomik taleplerin dile getirilmesine sebebiyet vermektedir. Anlamsız tüketim yarışı; beden ve akıl sağlığımızı, aile bağlarımızı, boş zamanımızı ve çevremizi olumsuz etkilemektedir. Daha da önemlisi insanlar, ihtiyaçları ve tükettikleri arasında paralellik olmamasından kaynaklanan bir mutsuzluğa sahip olmaktadır. İnsan, hayatındaki eksikliği tükettikleriyle gidermeye çalıştıkça başka boşluklar doğmakta ve daha çok mutsuzluğa sürüklenmektedir.

“Tüketmek” üzerine kurulu bu sistem, insanlığımızı da tüketiyor. Öyleyse gereksinim duyduğumuzdan fazlasını istememek, gereksinim duyduğumuza hakkımızca ulaşabilmek için bu düzen yıkılmalıdır. Kimliklerin dahi tüketildiği günümüz dünyasında, tüketim çılgınlığına kapılarak değerlerden uzaklaşılmamalıdır. Özel gün, kutlama, eğlence, sosyalleşme gibi amaçlarla bizi her gün farklı biri yapmaya çalışan kapitalist süreci fark etmeli ve sağlıklı bireyler olabilmek adına kişiliğimizin de tükettiğimiz bir nesne hâline dönüşmesine izin vermemeliyiz.

“Tüketim Toplumu” konusunu farklı yönleriyle kapsamlı olarak dosya konusu yaptığımız bu özel sayımızda, birbirinden değerli makaleleri siz okuyucularımızla buluşturuyoruz. Konuyla ilgili olarak bu sayımızda, Dr. Hülya AĞIN HAYKIR ile bir röportaj gerçekleştirdik. Gençlerin de söz sahibi olduğu dergimizde, konumuzla ilgili olarak her sayıda olduğu gibi onların da fikirlerine yer verdik. “Tarihte Bu Ay Neler Oldu?” köşemizde, tarihin unutulmaya yüz tutmuş olaylarını yeniden gün yüzüne çıkardık. Bu sayımızda da bir film ve kitap tanıtarak sizlere önerilerde bulunduk. Yeni sayımızın düşünce iklimimizi zenginleştirmesini, fikir dünyamıza yeni değerler katmasını ve yol gösterici olmasını temenni eder, sizlere keyifli ve bilinçli okumalar dileriz.