Şimdi yükleniyor

103. Sayı

103. Sayı

45,00

Stokta yok

Kategoriler:

Açıklama

Dünyayı, “bizler” ve “ötekiler” diye ikiye ayırarak ötekileri aşağılama, küçümseme ve yok saymaya çalışmanın kökeni çok eskilere dayanmaktadır. Hâlbuki “bir” olma ve “birlikte yaşama” kültürü, insan türünün sahip olduğu en önemli erdemlerden bir tanesidir. Özellikle yirmi birinci yüzyılın temel problemlerinden bir tanesi hâline gelen ötekileştirme kavramı; bölgesel anlaşmazlıkları, öfke şiddetini, askerî çatışmayı, hastalığın yayılmasını, açlık ve gıda güvensizliğini ve hatta iklim değişikliğini bile kapsayan karmaşık bir süreçtir.

Her sosyal grup ve o grubu temsil eden bireyler; farklı zamanlarda, farklı bağlamlarda ötekileştirmeye maruz kalabilmektedir. Bir bireyin ya da bir grubun, çoğunluktan farklı herhangi bir özelliğinin olması, o bireyin ya da grubun ötekileştirilmesi için çoğunlukla yeterlidir. Günümüzde, insanların din, dil, inanış, renk, ırk, cinsiyet, yaşayış ve daha birçok özelliklerini sıfatlaştırıp, ön yargılarımızla ötekileştiriyoruz; ama bunu asla kabul etmiyoruz. Daha net bir ifadeyle, Yaratan’dan ötürü yaratılanı bir türlü sevemiyoruz! Ön yargılarımız arttıkça “öteki”ni giderek daha itici ve tehlikeli algılamaya başlıyoruz. Bu süreç, farklı olanı anlamak, onlarla empati kurabilmek ve uyumlu bir sosyal yaşam kurabilmenin önündeki en büyük engellerden birisidir.
Farklı olarak algıladığımız, kendimiz gibi olmadığına hükmettiğimiz her şeyi ve herkesi acımasızca eleştirme, hor görme, hatta lanetleme hakkına hiçbirimiz sahip değiliz! İnsanların, neden bazen farklılıkları göz ardı ettiğini veya başkalarını dışladığını anlamak, daha empatik ve hoşgörülü bir toplumun temelini atmamıza yardımcı olacaktır. İnsanın, kendisini tanıması için ötekine ihtiyacı vardır. Biz, kendimizi ve kendi farkımızın idrakine ancak bizden farklı olan insanların özelliklerine bakarak varabiliriz.

Öteki insanlarla dayanışma ruhu içinde olmadıkça, öteki insanlarla bağ kurmadıkça insan, insan olma potansiyelini tamamen gerçekleştiremez. Yani insan, gerçek anlamda gelişemez. Unutmayalım ki “Ötekileştirme”, iki yönlü sonuç üreten bir dinamiktir: “Ötekileştirdiğinizde”, “ötekileşirsiniz”. Hepimizin farklı olduğunu ve farklılıklarımızın bizi bir arada daha güçlü kıldığını unutmayalım. Saygı, anlayış ve hoşgörü temelinde bir arada yaşayarak, daha iyi bir dünya inşa edebiliriz.

“Ötekileştirme” konusunu farklı yönleriyle kapsamlı olarak dosya konusu yaptığımız bu özel sayımızda, birbirinden değerli makaleleri siz okuyucularımızla buluşturuyoruz. Konuyla ilgili olarak bu sayımızda, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Felsefe Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal TÜRER ve Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Felsefe Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet DAĞ ile bir röportaj gerçekleştirdik. Gençlerin de söz sahibi olduğu dergimizde, konumuzla ilgili olarak her sayıda olduğu gibi onların da fikirlerine yer verdik. “Tarihte Bu Ay Neler Oldu?” köşemizde, tarihin unutulmaya yüz tutmuş olaylarını yeniden gün yüzüne çıkardık. Bu sayımızda da bir film ve kitap tanıtarak sizlere önerilerde bulunduk. Yeni sayımızın düşünce iklimimizi zenginleştirmesini, fikir dünyamıza yeni değerler katmasını ve yol gösterici olmasını temenni eder, sizlere keyifli ve bilinçli okumalar dileriz.