Şimdi yükleniyor

Gençlere Sorduk

genclere sorduk

Gençlere Sorduk

Türkiye, kuruluşunun 100. yılı olması hasebiyle 2023 yılını yeni bir yüzyıla giriş olarak tanımlarken, biz de “Türkiye Yüzyılı” konusuna yer verdiğimiz bu özel sayımızda, konuyla ilgili olarak gençlerin de düşüncelerini aldık ve bakın onlar konumuzla ilgili neler söyledi.

Cumhuriyet’in 100. Yılı ve Kadın

Türkiye Cumhuriyeti, 1923’ten bu yana bilimde, sağlıkta, sanayide gelişimini adım adım sürdürmüş ve ilerletmiştir. Cumhuriyet’imizin yüzyıl önceki temelleri, günümüzde de aynı azim ve kararlılıkla hâlen devam etmekte. Bu kapsamda kadınlarımızın rolü de dikkate şayandır. Cumhuriyet’in beraberinde getirdiği demokrasi ve modernleşmeyle birlikte; eşitlik, bağımsızlık, sosyal adalet ve hukuk devleti olma yolunda adımlar atılması, kadınların toplumsal hayattaki rolünü olumlu yönde etkileyip, güçlü kadınların yetiştirilmesini artırmıştır. Tarih boyunca güçlü bir uygarlık olmanın en mutena yolu, kadının değerinin bilinip güçlü kadınlar yetiştirilmesinden geçmiştir. Bu da kadınların eğitimde, siyasette, sporda, bilimde ve ticarette ve daha birçok alanda yaşatılmasıyla mümkün olmuştur.

Cumhuriyet’imizin gelinen yüzüncü yılında da bunu gururla yaşamakta ve sürdürmekteyiz. Sanattan mimariye, ordudan hukuka, siyasetten esnaflığa kadar daha birçok meslek alanında kadınların rolünü yakinen görmekteyiz. Cumhuriyet kadınları, 100 yıl önce olduğu gibi Türkiye Yüzyılı’nda da Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan giderek, vatanı, muasır medeniyet seviyesinin üstünde taşımaktadır.

Nilgün FIRAT
Mardin Artuklu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih


Cumhuriyet’imizin; Fabrikalaşma, Sanayi ve Teknolojik Gelişimleri

Cumhuriyet’in ilanından itibaren iktisadi faaliyetler dâhilinde çeşitli çalışmalar sürdürülerek, millî sanayileşme adımları ile gelişen fabrikalaşma süreci, yeni kurulan devletin modern, ulusal ve bağımsız bir şekilde sürekli olarak gelişimini sağlamıştır. Bu temeller üzerinden yükselen Türkiye Cumhuriyeti, gelişen ve değişen dünyada yer edinmeye başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti bugün 100. yılında, aynı temel üzerinden ilerleyen, daha modern ve bağımsız, iç ve dış ekonomisini sağlayabilen, sanayileşme hususunda önemli teknolojik adımlar atan ve bunu eğitime dâhil eden bir ülke olarak başarı adımlarını atmaya devam etmektedir.

Sanayileşmenin dönemsel değişiminin ardından bugün ülkemizde sanayinin önemli sektörü hâline dönüşen savunma sanayi, alan dâhilinde artırılan eğitimler sonucunda Türkiye’nin parlak, dinamik ve çalışkan gençlerinin elinde gelişmektedir. Ülkenin mevcut harp ve sistemini etkileyen bu atılım, uluslararası diplomaside başkasına bağımlı olmaktan çıkarak kendi ihtiyacını karşılayacak seviyeye ulaştırmaktadır. Savunma sanayisine verilen bu önem, beraberinde yeni teknolojilerin gelişimini de etkilemiştir. Mesela sürdürülen AR-GE çalışmalarıyla beraber; İHA/SİHA’ların geliştirilmesi, tanklar, roket atarlar, savaş gemileri ve millî silah teknolojileri, gelişen/geliştirilen ve desteklenen sanayileşme sayesinde çıkarılan ürünler olmuştur. Endüstri, dün, bugün ve yarın için ülkemiz adına millî bir dava olmuştur. Şüphesiz bu dava, Türkiye Yüzyılı’nın en temel akidesi hâline gelerek, millî menşeli teknoloji/sanayi firmaları ekseninde gelişimine devam etmektedir.

Yavuz Selim GÜLEŞMEN
İstanbul Aydın Üniversitesi, Anadolu Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Makine Programı


Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk Gençliği

Bu yıl, Cumhuriyet’imizin 100. yaşını kutluyoruz. Uzun yıllar süren savaşlar sonunda hasta, yorgun düşen ve işgal edilen Türk milleti, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde emsalsiz bir mücadele vermiş, gencinden yaşlısına bu mücadeleye sıkı sıkıya bağlı kalarak bağımsızlığını kazanmıştır. Yeni kurulan devletin yönetim şekli; demokrasinin, bağımsızlığın ve halk iradesinin en iyi temsili olan Cumhuriyet olarak seçilmiştir. Devam eden yıllarda, birçok devrimle genç Cumhuriyet geliştirilmiş ve güçlendirilmiştir. Atılan bu temeller üzerinde bugün; bilimde, sağlıkta, ekonomide ve uluslararası diplomaside yükselmiştir.

Cumhuriyet çok genç olduğu gibi mevcut nüfus da çok gençti. Türk gençliği bilgi ve irfanla donatılmalı, her alanda çok iyi eğitilmeli ve dünyadaki akranlarıyla yarışır hâle gelmeliydi. Atatürk, Cumhuriyet’in, gençlerin eliyle gelişeceğine ve muasır medeniyetler seviyesine çıkacağına inanıyordu. Bu sebepledir ki Cumhuriyet’i gençlere emanet etmiştir. Demeçlerinde, Türk gençliğinin Cumhuriyet’i sahipleneceğine ve her alanda daha ileriye götüreceğine olan inancını sıklıkla belirtmiştir. Atatürk, bu amaçlarla halk evleri, üniversite ve mesleki okullar kurdurmuştur. Yurt dışında modern eğitim almaları için öğrenciler yollamıştır. Ayrıca millî kültürü oluşturacak birçok sosyal-kültürel faaliyetlerle Türk gençliğine ortak bir amaç ve gelecek hedefi sağlamıştır. Atatürk’ün, Gençliğe Hitabesi’nde gençlere çizdiği yolu ve uyarılarını görebiliriz.
Cumhuriyet’imizin 100. yılında, Türk gençliği olarak Atatürk’ün bize bıraktığı mirası iyi anlamalıyız ve daha ileriye götürmek için çalışmalıyız. Çağın gerekleri doğrultusunda kendini yetiştirmiş, dünyayı anlayan ve analiz edebilen, insan haklarına saygılı ve millî bilince sahip gençler olmalıyız. Cumhuriyet’in ilanından bugüne kadar ülkemiz gelişti ve değişti. Türkiye Yüzyılı’na girerken kazanımlarımızla beraber bilim, sağlık, sanayi, eğitim ve birçok alanda kendi kendine yeten bir sisteme sahibiz.

Nusret AKYAZ
Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, İngiliz Dili Edebiyatı


Önce ve Sonra Paradigmaları Ekseninde Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı

Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919 yılı Samsun’a çıkışıyla fiilî olarak başlayan Millî Bağımsızlık kıvılcımı, süreç içerisinde yaşanan inkisarların onarılmasının ardından Türk milletinin kat’i zaferi olan Cumhuriyet ile taçlanmıştır. Cumhuriyet, bittabi emperyalist devletlerin mefkûresine ket vurmuş; millî, bağımsız ve demokratik akidenin temel dinamikleri üzerinde inşa edilmiştir. Bu inşa sürecinde Kurtuluş Savaşı’nın sistematik olarak sürdürülmesi açısından Amasya Genelgesi sunulmuş, hemen akabinde kongreler ile tekmil edilmiştir. Bununla birlikte vatanın korunması için düşmanlara göğüs gerilmiş, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan ile beraber yeni Türk devletinin varlığı hassaten tescillenerek, 29 Ekim 1923’te umuma karşı ilan edilmiştir.

Savaştan çıkmış bir milletin kendini sosyal ve iktisadi eksende onarması zor bir süreç olduğu gibi bu sürecin psikolojik şekilde onarımı daha zor olmuştur. Cumhuriyet’in ilk yıllarında bu zorluğun atlatılması için aklın öncülüğünde millî ekonomi ve eğitim alanında gelişimlere başlanmıştır. Kuşkusuz bu çabalar bilim, sağlık, teknoloji ve sanayi alanlarına tesir ederek sürdürülmüştür. Bu temel düzen üzerinden inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti, bugün değişmeyen cehiyetle sahip olduğu siyasi-diplomasi, iktisadi ve sosyal planlamalar, çözümlemeler ekseninde daha da gelişerek; bilim ve teknolojide, sağlık ve sanayide, kendi ihtiyacını karşılayacak eğitime ve zümresine ulaşmış, aynı zamanda uluslararası diplomaside yer edinmiştir. Türkiye Yüzyılı’nda aynı istikametten gidildiğini, Türk gençliğinin bu istikameti kuvvetlendirdiğini görmekteyiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi: “Ey yükselen yeni nesil. İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

Eyyüp EFEOĞLU
Mardin Artuklu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih