Şimdi yükleniyor

Türk Devletleri Teşkilatı Nihayet Kuruldu

84 oguzhan akyener

Türk Devletleri Teşkilatı Nihayet Kuruldu

12 Kasım 2021 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Türk Konseyi 8. Liderler Zirvesi’nde (bir önceki zirvede karar alındığı üzere) Türk Konseyi, “Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)” ismiyle yeni bir uluslararası örgüt modeline dönüştürüldü.

Bu, binlerce yıldır Türk dünyasında birliktelik sağlama gayesiyle atılmış en önemli adım oldu. Hatta belki de ilk defa, bir Türk devletinin diğer Türk devletlerini kendi otoritesi ve çatısı altında birleştirme usulüne göre işleyen düzen ve mefkûre bir kenara bırakılarak, Türk dünyasında birliktelik süreci çok daha demokratik bir zeminde yepyeni bir çehreye büründü.

Bu bağlamda teşkilata üye olan bağımsız Türk devletleri bir araya gelerek, yeni bir uluslararası örgütün altyapısını kurgulamaya başladı. Henüz bu yapı içerisine asıl üye vasfı ile Türkmenistan dâhil olmasa da, yine de önemli bir adım atıldı. Türkmenistan’ın yanı sıra aynı zamanda bir AB üyesi olan Macaristan da gözlemci üye sıfatı ile teşkilata katıldı.

Gelecekte bu birliğe; KKTC, Tacikistan, Afganistan, Ukrayna ve Pakistan gibi ülkelerin de gözlemci üye olarak dâhil edilmesi de ihtimaller dâhilinde değerlendirilmektedir. Tabii konseptin biraz daha geliştirilerek, çok daha etkin bir modelin kurgulanması da söz konusu olabilecektir. Hatta bu bağlamda TDT bünyesinde kurulan Aksaçlılar Heyeti’nin, Türkiye nezdindeki üyesinden, teşkilata Rusya ve Çin’in de dâhil edilebileceği ile ilgili açıklamalar yapılmıştır.

Tabii bu gibi politik ihtilaflar içerebilecek hususların çok daha dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi ve oy birliğiyle gerekli adımların atılması gerekmektedir.

Türk Konseyi yapısında gerçekleştirilen bu değişim, zamanlama olarak da önemlidir. Öyle ki;

  • Küresel fay hatlarının bu denli belirginleştiği,
  • Orta Asya ve Pasifik’in dünyanın yeni mücadele alanı hâline dönüştüğü,
  • Çin ile ABD ve müttefikleri arasındaki soğuk savaşın iyice ayyuka çıktığı bu dönemde, bütün bölgesel ve küresel güç odakları için birincil öncelikler arasında yer alacak, bu bağlamda hem fırsat hem de riskleri eş zamanlı barındırabilecek bir teşkilatın temelleri atılmıştır.
    Şöyle ki, TDT’nin küresel siyasette ne anlama gelebileceğini yorumlarsak;
  • TDT; Çin’in enerji, su ve ticaret rotaları güvenliği için çok önemlidir. Ayrıca Doğu Türkistan hususunda da etkin bir Türk dünyası, Çin için birincil öncelikli tehditler arasındadır. Tabii mevcut konjonktürde, Çin bu yapıyı karşısına almak istemeyecek ve kontrollü bir politika izlemeye çalışacaktır.
  • TDT bu bağlamda ABD’nin (ve ABD’nin ilgili müttefiklerinin) Çin’i mağlup edebilmesi için çok kritiktir. Bu sebeple kontrollü bir şekilde ABD nezdinde de desteklenebilecek bir yapıdır.
  • TDT, Rusya için, arka bahçesi olarak gördüğü eski Sovyet coğrafyası perspektifinden bakıldığında bir tehdittir. Fakat büyüyen Çin ve bu bağlamda derin bir soğuk savaşa müdahil olmuş ABD gibi devletler de denkleme eklendiğinde, kontrollü bir ilişki sürdürülen güçlü bir TDT, Rusya’nın da lehinedir. Çünkü hem Çin hem de ABD, Rusya için TDT’ye kıyasla daha büyük tehditlerdir. TDT, bölgesel anlamda Çin’i dengeleyebilecek bir pozisyona sahip olabilecek ve Rusya’nın bölgesel politikalarını rahatlatacaktır.
  • Hindistan, kısıtlı imkânları çerçevesinde süreci kuşkuyla ve dikkatle takip etmektedir. Hindistan için kırmızı çizgi; teşkilata Pakistan’ın dâhil olması ve/veya Çin ile ticaretin ötesinde sıcak ilişkilerin geliştirilmesidir. Bu kuşkularını saklı tutarak, Hindistan da TDT’nin etkin bir yapı olmasına direkt olarak karşı durmayacaktır.
  • İran için hem sahip olduğu etnik kırılganlığı hem de değişebilecek yeni bölgesel ticari rotalar dâhilinde TDT, önemli bir tehdit olarak algılanmaktadır. Aslında biraz farklı açıdan yaklaşılabilse TDT, İran için bir fırsata dahi dönüşebilecektir. Bu bağlamda belki orta vadede İran; TDT’ye gözlemci üye olarak dâhil olmayı dahi isteyebilecektir.
  • AB nezdinde de, Macaristan gibi bir üye ülkenin dâhil olduğu, Çin’i bölgede dengeleyebilme ihtimali olan bir TDT’nin mevcudiyeti olumlu karşılanmaktadır.


Dolayısıyla TDT, böylesi önemli fay hatlarından oluşan, kırılgan uluslararası iklimin doğurduğu fırsatlardan da faydalanılabilecek bir dönemde hayata geçirilmiştir. Kapsamlı bir modelle bu fırsatlar değerlendirilebilecek ve TDT çok etkin bir uluslararası aktör hâlini alabilecektir.

Öte taraftan ilgili küresel fırsatların yanı sıra Azerbaycan ve Türkiye’nin Karabağ zaferi, Türkiye’nin birçok farklı coğrafyada elde ettiği askerî başarılar ve geliştirdiği teknolojiler de bu bağlamda bir sinerjinin oluşabilmesi için önemli olmuştur.

Yukarıda da ifade edildiği gibi TDT, bütün uluslararası oyuncular için hem yeni fırsatlar hem de yeni riskler anlamına gelmektedir. Bu sebeple yakalanan sinerjinin dikkatle sürdürülmesi ve önemli adımların atılarak, bu yapının üye ülkeler için “birincil öncelikli” konumda tutulması ve karşılıklı fayda sağlanacak bir ortamın sürdürülmesi önemlidir.

Ayrıca bu başlangıçtan sonra her üye ülkenin ayrı politikalar güderek, TDT’nin etkisiz bir konuma düşmesi de; Türk dünyasında bir birliktelik idealinin belki yüzlerce yıl daha ötelenmesi ve yeşeren umutların da yitirilmesi anlamına gelecektir. Buna fırsat verilmemelidir! Burada, öncelikle üye ülkelere büyük sorumluluklar düşmektedir!

TDT, Türk dünyası için ortak bir akıl, ortak bir strateji, ortak bir vizyon ve içi tatmin edici düzeyde, kapsamlı hâlde düzenlenmiş, alternatifli eylem planları ortaya koyabilmelidir.

Bunun için de; çekingen, üzerine Sovyet korkusu sinmiş, memur zihniyetli akılların ürettiği düşük seviyeli (low profile / kimseyi rahatsız etmeyecek) bir modda göz boyamak için tasarlanan, içi boş, süslü ifadelerden oluşan söylem ve toplantıların çok ötesinde bir duruş ve enerjinin ortaya koyulabilmesi gerekmektedir.

Bir ilk adım olarak, birçok noktaya kısaca değinilen, 17 sayfalık Türk Dünyası 2040 Vizyonu, bütün üye ülkeler nezdinde onaylanmış ve kabul edilmiştir. Fakat ilgili tasarının bütün başlıklarının çok daha kapsamlı bir biçimde doldurulması, eylem planlarının ve kontrol mekanizmalarının oluşturularak, ilgili üye ülkelerinin hepsinin parlamentolarınca onaylanacak formatta uygulamaya geçirilebilmesi gereklidir. Aksi hâlde yüzeysel ve yaptırımı olmayan formatlar ile etkin bir TDT hedefine ulaşılamayacaktır.

Ayrıca 2040 Vizyonu dâhilinde bir alt başlık olarak enerjiye de yer verilmiştir. Fakat ilgili başlığın içeriği çok yetersizdir. Hatta bu düzeydeki makro bir vizyon taslağı çerçevesinde dahi sadece 21 satırlık enerji başlığı altında, 3 satırı (1/7’lik kısmını) “Establish close cooperation with international organizations including but not limited to International Energy Agency (IEA), International Renewable Energy Agency (IRENA) and Energy Charter.” gibi bir yaklaşıma ayırmak, düşündürücü olduğu gibi makul da değildir.

Türk dünyası için asıl vizyon; kendi enerji politikalarını, hedeflerini ve bu bağlamda uluslararası literatüre yol gösterebilecek niteliklere haiz olan ajansını ortaya koyabilmek olmalıdır! (TESPAM bünyesinde kurulan TEBAM -Türk Enerji Birliği Araştırmaları Merkezi-, bu vizyon ile çalışmalarını sürdürmektedir.)
Yine de enerjiye bir alt başlık dahi olsa yer verilmesi önemlidir. Fakat enerji, Türk dünyası için birincil öncelikli bir kaldıraçtır. Bu ne yazık ki hâlen idrak edilememiş gibi görülmektedir.

Enerji sayesinde ekonomik, kültürel, lojistik, teknolojik ve finansal entegrasyon çok daha kolay bir şekilde tesis edilebilecektir. TESPAM bünyesinde geçen yıl organize edilen “1. Uluslararası Türk Enerji Birliği Kongresi”nde tüm bu hususlara detaylı olarak yer verilmiştir. Mart 2022 sonunda, ikinci kongrede de süreç detayları anlatılmaya devam edilecektir.

Hâlihazırda TDT bünyesinde henüz enerji ile ilgili özel bir organ bulunmamaktadır. İlk iş böyle bir organın oluşturulması ve bu bağlamda ilgili vizyonun içerik ve kapsamının revize edilmesi olmalıdır.
Sonuç olarak uzun bir zaman sonra nihayet Türk dünyası, “Türk Devletleri Teşkilatı” ismiyle yepyeni bir sinerji ile bir araya gelmiştir. Artık çok daha kapsamlı çalışmalar ile bu birliktelik birincil öncelik olarak dikkate alınarak adımlar atılmalı ve yakalanan sinerjiyi kaybettirecek adımlardan kaçınılmalıdır.