Şimdi yükleniyor

Yıkılanlar Aslında Anılardı

gonul topaktas 99

Yıkılanlar Aslında Anılardı

6 Şubat’ta Saat 04.17’de büyük bir sarsıntıyla uyandık. Bizimle birlikte Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Osmaniye, Hatay, Adıyaman ve tüm Türkiye uyandı, dünya acımıza yandı…
Adana’nın Çukurova ilçesinde ikinci eğitim-öğretim dönemine başlamanın hazırlığını heyecanla yapmış, uykuya dalmıştım. Hayatın akışında, geçim derdinde, o işten bu işe koşan, işinde gücünde insanlardık. O gece, uykunun en tatlı yerinde, birdenbire bir sarsıntı neticesinde uyanarak, depremin de yarattığı ışık hüzmeleriyle insanların koşarak kaçıştıklarını gördüm. Dokuzuncu katta bulunan dairemdeki odama, o anda karanlığı yırtıp gelen değişik renkli ışıklar gelip gidiyordu. Yastıktan başımı kaldırırken başım dönüyor, aşağıdan arabaların alarm sesleri yükseliyor, sürekli yerden tak tak tak diye vuran sesler ürpertiyor, avizelerin sağa sola sallanmaları neticesinde şakırtı sesleri gecenin sessizliğini bozuyordu. Bunun devamında; komşuların çığlıkları, duaları, “Allah Allah…” nidaları arasında ben, deprem olduğunu ancak anlayabiliyordum. Yataktan kalkmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Dengemi sağlayamıyordum sanki… Başım dönüyor, uğultulu seslerin devamında ayağımın altında yer bir sağa bir sola kayıyordu.

Nihayet önce kalkıp lambayı sonra da dış kapıyı açabildim. Yanıma gelmeleri için kedilerime sesleniyor, ancak korktuklarından dolayı gelemiyor, saklanıyorlardı. Gelmeyeceklerini anlayınca hazırlanmaya çalıştım. Bir yandan ağlıyor, dua ediyor; bir yandan da kedilerimi çağırmaya devam ediyordum. Bu sırada sağa sola sallanıyor, aynı zamanda başım dönüyor ve üstelik de midem bulanıyordu. Dizlerimde derman kalmamış, ağzım kurumuş hem sarsıntıya mukavemet göstermeye hem de çantamı almaya çalışıyordum. Ağlayarak, dualar ederek öylece evde dolanıyordum. Sonradan anladığım kadarıyla başımı çarpmış, şok geçiriyordum sanırım… En nihayet üstüme bir manto ve ayağıma ayakkabımı giyebilmiş, çantayı alabilmiştim… Depremde, abim ve kardeşimin aramalarıyla bu şok hâlinden bir nebze olsun çıkabilmiş olmalıyım ki, “Her yer yıkılıyor, çabuk evden çık!” diye uyarmaları neticesinde kendimi ancak toparlayabilmiş ve harekete geçebilmiştim.