Şimdi yükleniyor

Osmanlı Aydınlarından Millî Bir Değer Halil Hâlid

105sayikweb 8

Osmanlı Aydınlarından Millî Bir Değer Halil Hâlid

Osmanlı aydınlarından Halil Hâlid Bey, Çerkeşşeyhizâdelere mensuptur. Osmanlı döneminde
tanınmış ulema ailelerinden biri olan Çerkeşşeyhizâdelerin soyundan gelen Hâlid Bey, kendi ifadesi ile Küçük Asya Angora (Ankara)’ da 1868 yılında dünyaya gelmiştir. Türk gazeteci Hâlid Bey’in babası Çerkeşşeyhizâde Ahmet Refik Efendi, annesi Refika Sıdıka Hanım, dedesi Osman Vehbi Efendi’dir. Dedesi, II. Mahmut devrinden ulema sınıfında yer almış bir şahsiyettir. Henüz 9 yaşında babasının vefat etmesi üzerine amcası Mehmed Tevfik Efendi tarafından büyütülen Hâlid Bey, ilköğrenimine Ankara’da başlamış, eğitimine İstanbul Beyazid medresesinde devam etmiştir. Medrese eğitimini aldıktan sonra o dönemin modern okullarından olan Mekteb-i Hukuk’u kazanmıştır. Öğrenim sonrası İstanbul’da avukatlık ve basın-yayın çalışmalarında faaliyet göstermiştir. İlerleyen yıllarda yurt dışı görevlerinde bulunmuş, Cambridge Üniversitesi’nde ilk Türk hoca olarak görev almıştır.

Hocalığının yanında yazı hayatıyla da ilgilenen Hâlid Bey, yazı hayatı boyunca yabancı şahsiyetlerle tanışmıştır. Bir süre çevirmenlik de yapan Hâlid Bey, Londra da faaliyet gösteren Osmanlı Büyükelçiliği’nde ikinci konsolos olarak görev almıştır. Londra konsolos vekili göreviyle II. Abdülhamid’e Basra Körfezi hakkında 7 Mart 1898 yılında bilgi amacı içeren bir yazılı rapor sunmuştur. Raporda görüşlerini bildiren Müslüman entelektüel Hâlid Bey, Osmanlının Basra Körfezi’ndeki varlığının devam etmesi için askerî, iktisadi ve idari açıdan güçlü olduğunu göstermesi gerektiğini belirtmiş ve bunun uygulamaya geçmesi ile olabileceği fikrini sunmuştur. Osmanlı aydınlarından Halil Bey, Batı emperyalizmine karşı koyabilecek tek gücün İslam medeniyetinin merkezi olan Osmanlı Devleti’nin olduğunu belirterek, devletin içinde bulunduğu sorunları bir an evvel çözerek güçlenmesi gerektiğini belirtmiştir.

Müellif, raporda; bölgenin stratejik konumu, askerî durumu ve ekonomik sorunlarına dair önemli ayrıntılara ve çözüm önerilerine yer vermiş, Osmanlı Devleti ve İslam dünyasına dair politikalarını titizlikle analiz etmiştir. Bu da raporu, üst düzeye taşımaktadır.

Yazı hayatıyla ilgilendiği için Hürriyet adıyla gazete çıkarma girişiminde bulunan fakat başarı elde edemeyen Hâlid Bey’in Türkçe mukaddimesi, Sırât-ı Müstakîm’de yayınlanmıştır. Aynı zamanda Halil Hâlid’in, Millî Şair ve Yazar Mehmet Âkif’in desteği ve başyazarlığında, Eşref Edip Fegan’ın bulunduğu Sebîlürreşad Dergisi’nde makaleleri yer almıştır.

Çeşitli yabancı eğitim kurumlarında Türk hoca olarak görev alan ve ders veren Halil Bey, yurt dışında bir yandan yüksek lisans çalışmalarına devam edip bir yandan siyasi ve hukuki alanında faaliyetler göstermiştir. Günümüzde Türk milletinin bir geleneği olan ve cami yardımı olarak bilinen Türk geleneğinin yurt dışında örneklemesini yapmak isteyen Halid Bey, Londra’da bulunduğu yıllarda, Londra’ya cami yapılması girşiminde bulunarak İstanbul basınında kampanya başlatıp para toplamaya çalıştı. Mısır ve Sudan ziyaretlerinde bulunan Hâlid Bey, bu seyahati esnasında Londra’da yapılacak olan cami yapımı için yardım çalışmalarını bu noktalarda da sürdürdü. Bir süre
Cezayir’de bulunan ve boykot kelimesini Türkçede kullanan ilk kişi olan yazar, 1912 yılı Nisan ayında İttihat ve Terakki Fırkası Ankara Mebusu olarak Meclis’e girerek Encümeni Maarif Reisliği görevinde bulundu. Hukuk alanındaki çalışmalarıyla da bilinen Hâlid Bey, Tedrisat-ı İbtidaiyye Kanunu’nun çıkarılmasında da rol oynadı. İlerleyen tarihlerde Meclis’in fesh etmesi üzerine Bombay Konsolosluğu görevini kabul ederek Hindistan’a gitti. Buradaki görevini tamamladıktan sonra Türkiye’ye geri döndü.

İstanbul’a tekrar geri döndükten sonra 1922 yılında İstanbul Dârülfünûn Edebiyat Fakültesi’ne tayin edilen Osmanlı aydını, daha sonra İlahiyat Fakültesi’nde “Akvâm-ı İslâmiyye Etnografyası”, “İslam Felsefesi”, “Antropolojiye Giriş” gibi dersleri okutma görevi üstlendi. Ayrıca Mekteb-i Harbiye’de ders verme çalışmalarını sürdürdü. Araştırmacı Yazar ve Gezgin Hâlid Bey, millî ve manevi kültüre bağlı bir şahsiyettir. Arapça, Fransızca, Almanca, Farsça, Urduca dillerine vâkıf olan yazarın amaçlarından birisi, ilerleyen süreçte işgal altında kalacağını düşündüğü Müslüman milletlerin haklarını korumaya çalışmaktı.

Yayılmacı politikası güden ülkelere karşı olan Hâlid Bey, bu ve muhtelif konularda 13 eser kaleme almıştır. Tercüme çalışmalarında da bulunan yazar; İntişar-ı İslam Tarihi, Her Günkü Hayatın İktisadiyatı, Mübtediler için Tacirliğin Mebadisi, Maişetimizi İstihsal Her Günkü İktisadiyata İbtidaî Bir Medhal olmak üzere 4 eserde de tercüme çalışmalarında bulunmuştur. II. Meşrutiyet’in ilk dönem Meclis Reisi Ahmed Rıza Bey’in yakın dostu olan söz konusu şahsiyet, Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya Hindistan’dan Orta Doğu’ya kadar geniş bir alana seyahatlerde bulunmuş, önemli çalışmalar gerçekleştirmiş, devrin birçok aydını ile tanışmış ve yazışmalarda bulunmuştur.

Farklı ülkelerde birçok sayıda kitap, risale, makale ve köşe yazısı bulunan yazar; sömürgeci devletlere karşı görüşlerini bildirmiş, halkların savunucu tarafında olmuş kültürlü bir Osmanlı aydınıdır. Manevi değerlerine bağlı olarak hareket eden, “Üstâd-ı Ulûm” ünvanıyla da anılan yazar, bazı eserlerinde gezip gördüğü yerler hakkında da bilgiler vermiştir. Osmanlı toplumunun siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı hakkında görüş bildiren yazar, eserlerinde genel anlamıyla; İslam karşıtlığı, emperyalizm, sömürgecilik, mezhep çatışmaları, enerji kaynaklarının paylaşımı, İslam ve Hristiyanlıktaki inanç ve esasları, misyonerlik, ruhbanlık, kölelik, kadınların durumu, birden fazla kadınla evlilik, boşanma ve esirlerin durumu gibi konulara değinmiştir.

İslamcı kimliği ile ön plana çıkan, Batı rejimine karşı Müslümanları uyaran, Osmanlı Devleti’ni ve İslamiyet’i savunan, ilim ve kültür çevresi geniş olan Halil Hâlid, araştırmaya olan derin arzusuyla bilinmektedir. Müellif; tarih, edebiyat, kültür, kimya gibi alanlarda da eser kaleme alıp, kullandığı eserleri gelişigüzel kullanmayıp dikkat ve mantık çerçevesinde ilerleyerek modern atıf sistemini kullanmıştır.

Londra’da Jön Türklerle de temas içeresinde olan Hâlid Bey, Sırât-ı Müstakîm ve Servet-i Fünûn dergisi olmak üzere çok sayıda dergi ve gazetede; siyasi, dinî, ekonomik, sosyal, kültürel, edebî ve uluslararası ilişkiler konusunda onlarca yazı kaleme almıştır.

Osmanlı müelliflerinden Hoca Saadettin Efendi ile Hayrullah Efendi’ye ait tarihî kitaplardan Cem Sultan Olayı’na dair daha net bilgilere ulaşılabileceğini ifade eden Hâlid Bey, eserlerini kronolojik tarih kaygısı gütmeden yazmış, araştırmacı kişiliği ile ön plana çıkmıştır. Millî ve manevi değerleri muhafaza etme amacı içinde olan yazar, I. Dünya Savaşı sürecinde Almanya’da bulunmuş, savaşın sona ermesiyle Türkiye’ye geri gelmiş, basın-yayın çalışmalarında faaliyet göstermiştir.

Eğitim öğretim faaliyetleri sırasında zatürre hastalığına yakalanan Hâlid Bey, emekliliğinin yaklaşmış olması ve hastalığına dair şikâyetlerinin artmasından dolayı verdiği dersleri bırakmış, sıcaklığın hastalığına iyi geleceği düşüncesiyle dostu olan Said Halim Paşa’nın oğlu ve aynı zamanda kendisinin de öğrencisi olan Mısırlı Halim Bey’in teşvikiyle Kahire’ye gitme kararı almıştır. Kahire hastanesinde tedavi altına alınmış, fakat burada rahatsızlığı daha da arttığı için İstanbul’a gitme karar almış ve deniz yoluyla İstanbul’a ulaşmıştır. Bütün çabalara rağmen millî yazar 29 Mart 1931 yılında vefat etmiştir. Naaşı, Merkezefendi Kabristanlığı’na defnedilmiştir.

1868 yılında dünyaya gözlerini açan ve 1931’de dünyaya gözlerini yuman yazar, 63 yıllık yaşamına avukatlık, konsolosluk, gazetecilik, mebusluk gibi görevleri sığdırmıştır. Çeşitli ülkelere ziyaretlerde bulunan yazar, çeşitli görevleri icra etmiştir. Eğitim görevleri sırasında çok sayıda talebe yetiştiren, hocalık görevlerini de yerine getiren yazar, ilim âlemine çok sayıda kitap ve makale gibi mühim eserler kazandırmıştır. Derin bir bilgi birikimine ve araştırmacı kimliğine sahip olduğu görülen Hâlid Bey, önemli Osmanlı aydınları arasında tarihteki yerini almıştır.