Şimdi yükleniyor

Editör – 107. Sayı

107 scaled

Editör – 107. Sayı

Bugün Orta Doğu’da kan, su yerine akıyor; savaşlar durmuyor ve
insan ölümleri sıradanlaşıyor. Tarih boyunca önemli olaylara sahne
olmuş bir bölge olarak bilinen Orta Doğu coğrafyası, son yıllarda
bölgeyi etkisi altına alan savaşlar ve yoksulluk sorunlarıyla dünya
gündemine yeniden oturmuş durumda. Üç semavi dinin ortaya çıktığı
ve kutsal kabul ettiği Kudüs şehrinin yer aldığı Filistin toprakları burada
yaşayan milletler ve küresel güçler için her zaman önem arz etmiş ve
tarih boyunca siyasi, dinî ve kültürel mücadelelerin yaşandığı bir bölge
olmuştur.
Her ne kadar “Filistin Sorunu”nun başlangıcı olarak BM’nin 1947 yılında
aldığı karar gösteriliyor olsa da sorunun kökenleri Dünya Siyonist Kongresi’nin
1897 yılında Filistin’de bir Yahudi Devleti kurulması kararına kadar
götürülebilir. 1917’de Balfour Deklarasyonu’nda alınan karar sonrası
Filistin’de Yahudilere bir yurt sağlanmasına yönelik girişimler Yahudi
göçünü tetiklemiş ve burada bir Yahudi Devleti kurulmasına kadar bir
süreci başlatmıştır. Bu durumun sonucu olarak artan Yahudi yerleşimleri
ve yerleşimci şiddetinin yanı sıra başta Gazze olmak üzere Filistin
toprakları yoğun askerî saldırılara maruz kalmış, çoğunluğunu sivillerin
oluşturduğu binlerce Filistinli hayatını kaybetmiş, kutsal değerler hiçe
sayılmış, yüzlerce aile yerinden edilmiştir.
7 Ekim günü sabah saatlerinde Hamas’ın Gazze üzerinden İsrail’e Aksa
Tufanı Operasyonu’nu başlatmasıyla bu hikâyenin yeni bir evresine
daha geçiş yapılmış oldu. Bugün iki ülke arasındaki savaşın en kötü yüzünü,
en acımasız tablosunu görmekteyiz. Zira çatışmada çok sayıda
masum sivil hayatını kaybetmekte, sivil can kaybının artışı endişe verici
boyutlara ulaşmakta ve bu durumdan en çok etkilenen de Filistin halkı
olmaktadır. İsrail ordusu yıllardır süren nefret ve intikam motivasyonuyla
tamamen kör olmuş durumda. Orta Doğu topraklarında kurulduğundan
bu yana Filistin aleyhine topraklarını genişleten ve hukuksuz
eylemlerine devam eden İsrail Devleti’ne karşı, Filistin ve diğer Arap ülkelerinin
yıllarca devam eden mücadelelerinden ne yazık ki herhangi
bir sonuç alınamamıştır.
Her iki tarafın yaşadığı acıların ve savaş kayıplarının perde arkasında
aslında çok büyük nedenler ve bu çatışmayı körükleyen siyasi “aktörler”
var. Orta Doğu’nun bu çalkantılı coğrafyasında barışın sağlanması,
şüphesiz ki tüm tarafların isteği ve çabaları ile mümkün olacaktır. Filistinlileri
yok sayan, çözümü engelleyen, İsrail’in genişlemesini ve Filistin
topraklarının ilhakını ön plana çıkartan bir tutum asla kabul edilemez.
Orta Doğu ülkeleriyle tarihten gelen güçlü sosyal ve kültürel bağlara
sahip olan Türkiye, daima Orta Doğu Barış Süreci’nin kararlı bir destekleyicisi
olmuş; ilgili ülkelerle ikili ilişkilerini geliştirmenin yanı sıra bölgesel
iş birliğini elverişli kılacak ortamın bir an önce oluşması için de
gayret göstermiştir. Son olarak başta BM olmak üzere tüm uluslararası
kuruluşların, tarafları masaya çağırarak, sorunun adil biçimde, diplomatik
yöntemlerle ve ivedilikle çözümü hususunda uzlaşıya davet etmesi
icap etmektedir.
“Filistin-İsrail Savaşı” konusunu farklı yönleriyle kapsamlı olarak dosya
konusu yaptığımız bu özel sayımızda, birbirinden değerli makaleleri siz
okuyucularımızla buluşturuyoruz. Konuyla ilgili olarak bu sayımızda,
Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Ergenekon SAVRUN ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Gençlerin de söz sahibi olduğu dergimizde, konumuzla ilgili olarak her
sayıda olduğu gibi onların da fikirlerine yer verdik. “Tarihte Bu Ay Neler
Oldu?” köşemizde, tarihin unutulmaya yüz tutmuş olaylarını yeniden
gün yüzüne çıkardık. Bu sayımızda da bir film ve kitap tanıtarak sizlere
önerilerde bulunduk. Yeni sayımızın düşünce iklimimizi zenginleştirmesini,
fikir dünyamıza yeni değerler katmasını ve yol gösterici olmasını
temenni eder, sizlere keyifli ve bilinçli okumalar dileriz.