Şimdi yükleniyor

90. Sayı

90. Sayı

30,00

Stokta yok

Kategoriler:

Açıklama

İnanç farklılıkları, silahlı çatışmalar, doğal afetler, siyasal ve ekonomik sebepler nedeniyle kişilerin doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kalması insanlık tarihi kadar eski bir olaydır. Günümüzde de yaşadığı ülkedeki koşulların kendileri için katlanılmaz hâle geldiğini düşünen insanlar başka bir ülkeye göç etmektedir. Bu bağlamda Türkiye, hemen yanı başında Suriye’de 2011’de başlayan, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanagelen en büyük insani krizden ve benzer olumsuz durumları yaşayan ülkelerden kaçanların sığındığı en önemli ülke durumuna gelmiştir.

Dünya gündemine bölgesel bir sorun olarak yansıyan, bu nedenle kısa vadeli çözümlerle geçiştirilmeye çalışılan mülteciler ve göç sorunu, bugün birçok ülkede politikaların merkezine oturmuş durumdadır. Endüstriyelleşme ve sömürgecilik faaliyetleri nedeniyle ekonomik olarak zenginleşen ve zamanla da özgürlük, tolerans gibi kavramları tekeline almaya çalışan ABD/AB, göçmen sorunundaki sorumluluğundan kaçmaktadır. Türkiye, geçmişten günümüze mülteciler konusunda pek çok Avrupa ülkesine kıyasla rasyonel kaygılar yerine daha insani olarak politikalar üretmeye çalışmaktadır. Ancak günümüz dünyasının göç gerçekliği karşısında uluslararası iş birliği olmaksızın ülkelerin tek başına göçün sorunsal alanları ile baş edebilme olasılığı oldukça düşüktür.
Uluslararası göç hareketleri, sebep ve sonuçları itibarıyla ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını etkileyen çok yönlü bir süreçtir. Göç yönetiminin büyük bir hassasiyet ve incelikle ele alınması, göç politikalarının ülkemizin yarar ve çıkarları doğrultusunda şekillendirilmesi oldukça önemlidir. Aksi takdirde bu durum pek çok manipülasyon ve yanlış anlamaya müsait bir ortam meydana getirmektedir. Günümüzde gerçekleşen göçler, elbette bir tercih değil zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak realist bir şekilde yaklaşılarak ülkemizde bulunan misafirlerimizin, vatanlarına dönüşleri için sağlıklı bir ortam hazırlanmalı; onların güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde dönüşleri için uygun şartlar mutlaka sağlanmalıdır.

Burada görev, insanlık cephesi içindeki tüm ülkeleri ilgilendirmektedir. Yeni mülteci akınlarının nasıl önlenebileceği konusunda ülkeler bir anlaşmaya varmalıdır. Uluslararası zorunlu göçe neden olan sebepler en aza indirildiği, hatta arzu edilen boyutta ortadan kaldırıldığı takdirde mülteci ve sığınmacı insanların sorunu diye bir problem yeryüzünden kalkacaktır. Bu problemler devam ettiği sürece Asya, Orta Doğu ve Afrika ülkelerinden AB ülkelerine göç yolunda kritik konumda bulunan Türkiye; göç hareketliliğinin en çok etkilediği ülkelerden biri olmaya devam edecektir. Bu durum, ülkemizi, altından kalması zor bir sürece sokacaktır.

“Mülteciler ve Göç” konusunu farklı yönleriyle kapsamlı olarak dosya konusu yaptığımız bu özel sayımızda, birbirinden değerli makaleleri siz okuyucularımızla buluşturuyoruz. Gençlerin de söz sahibi olduğu dergimizde, konumuzla ilgili olarak her sayıda olduğu gibi onların da fikirlerine yer verdik. “Tarihte Bu Ay Neler Oldu?” köşemizde, tarihin unutulmaya yüz tutmuş olaylarını yeniden gün yüzüne çıkardık. Bu sayımızda da bir film ve kitap tanıtarak sizlere önerilerde bulunduk. Yeni sayımızın düşünce iklimimizi zenginleştirmesini, fikir dünyamıza yeni değerler katmasını ve yol gösterici olmasını temenni eder, sizlere keyifli ve bilinçli okumalar dileriz.