Şimdi yükleniyor

Editör – 98. Sayı

98 sayi scaled

Editör – 98. Sayı

Tarih, insanoğlunun yaratılmasıyla başlayan ve sadece onun varlığıyla anlam kazanan bir ilimdir. İnsanı, üstün ve sorumlu kılan vasıfların başında, tarihinin olması gelir. Tarih, milleti millet yapıp, benliğini dokuyan unsurların başında gelmektedir. Bir ülkenin çağdaş bir yurttaşı olmak için ise tarih bilgisine ve tarih bilincine sahip olmak gerekmektedir. Tarihin bilincinde olmak ve tarihsel bir varlık olduğunu bilmek, insanın varoluş ufkunu genişleten bir bilinç durumudur.

Tarih bilinci, toplumların belleğidir. Tarih bilinci gelişmemiş insanların ve toplumların, bazı güçlü ülkelerin ve eğilimlerin dayatmacılığına maruz kalmaları ve direnme imkânı bulamamaları bir tehdit unsuru yaratmaktadır. O bakımdan her bireyin, en azından yaşadığı ülkenin tarihini öğrenmesi ve bu tarihi yaşatması millî bir görevdir. Bu misyonu üstlenen kimselerin, geçmişe sırt dönmek ve onu küçümsemek yerine, tarihten gelen bu mirası daha da geliştirerek bir sonraki neslin verimli yaşamasını sağlamaları gerekir. Tarihî devirleri yetersiz olan milletlerin tarihçileri, ister istemez faraziyelere dayanan bir tarih bilinci kurgulamaya çalışır ki, bu da bir realiteyi değil tarih yazarının kendi tasavvurunun hâkim olduğu bir bilinci ortaya koymaya daha eğilimli bir durum arz eder. Bu sebepledir ki tarih bilincinin oluşması daha çocuk yaşlarda, okul öncesinden eğitimin ilk noktası olan aileden başlaması gerektiği, okul döneminde de öğretmenlerin, öğrencisine vereceği bir değer olarak görmesi gerektiği kanaatindeyiz. Yine, çocuklarımızın ve gençlerimizin tarih bilincini artırmak için ülkemizdeki okuma oranlarını artırmak ve günden güne değişen ve gelişen teknoloji şartlarına adapte etmek, onların gelişimini etkileyen araçlardan yararlanmak önem arz etmektedir.

Burada önem teşkil eden noktalardan biri de tarihi öğrenmekten öte, tarafsız tarih bilincinin nasıl oluşturulacağıdır. Aslında bu durum, eğitim sistemimizin bir sorunu olduğu kadar, toplum olarak sosyolojik yönleri de bulunan bir durumdur. En başta da belirttiğimiz gibi doğru bir eğitim ve ön yargılardan ayrılmış, belli kalıpların dışına çıkmayı başarmış bir eğitim, tarih bilincinin oluşmasında etkili olacaktır.

İnsanlar, kültür ve medeniyetlerini ve tarihî geçmişlerini asla unutmamalı ve bu birikimlerini aklın yoluyla harmanlayarak geleceklerine yön vermelidirler. Köklü bir millet olan Türkleri köksüzlüğün uçurumuna sürüklemek isteyenler, onları popüler kültürün boyalı şeker hükmündeki sahte tatlarıyla avutmak istemektedirler. Mankurtlaşmaya kadar uzayan bu süreçte çok keskin ve tehlikeli dönemeçler mevcuttur. Geçmişi yorumlamak da geleceği biçimlendirmek ve ona sahip çıkmak da ancak tarih bilinciyle olanaklıdır.

“Tarih Bilinci” konusunu farklı yönleriyle kapsamlı olarak dosya konusu yaptığımız bu özel sayımızda, birbirinden değerli makaleleri siz okuyucularımızla buluşturuyoruz. Konuyla ilgili olarak bu sayımızda, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vâris ÇAKAN ile bir röportaj gerçekleştirdik. Gençlerin de söz sahibi olduğu dergimizde, konumuzla ilgili olarak her sayıda olduğu gibi onların da fikirlerine yer verdik. “Tarihte Bu Ay Neler Oldu?” köşemizde, tarihin unutulmaya yüz tutmuş olaylarını yeniden gün yüzüne çıkardık. Bu sayımızda da bir film ve kitap tanıtarak sizlere önerilerde bulunduk. Yeni sayımızın düşünce iklimimizi zenginleştirmesini, fikir dünyamıza yeni değerler katmasını ve yol gösterici olmasını temenni eder, sizlere keyifli ve bilinçli okumalar dileriz.